Sivil Binalar ve Ulusal Saraylar Başmimarı Albert Laprade, 1933 Ekim’i başında, Fransa Büyükelçiliği binasının üzerinde inşa edileceği arsayı inceleme göreviyle ilk defa Ankara’ya geldi.
Albert Laprade’ın bu görevinden altı ay önce, çizdiği proje Güzel Sanatlar’ın ve Dışişleri Bakanlığı’nın onayından geçmişti. Laprade, ustası Henri Prost’a asiste ettiği Rabat’da ve daha sonra, imzasını taşıyan Paris Altın Kapı müzesinde (1931) kanıtladığı yeteneğiyle ün kazanmıştı.
Mustafa Kemal tarafından stratejik avantajları için seçilen ve 13 Ekim 1923’te başkent ilan edilen Osmanlı kasabası Ankara o sıralarda büyük bir şehirleşme devrimi yaşıyordu. Timurlenk akınlarından Birinci Dünya Savaşı istilalarına kadar süren direniş dolu geçmişin bir hatırası olan tarihi kale, şehre “epik ve savaşçı” bir hava katarak ağırlığını halen hissettirmekteydi. Fakat, geleneksel ticaret mahallesi Ulus’un güneyinde, küçük memur mahalleleri ve -1920’li yılların sonlarında Ankara’da öğretmenlik yapan yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre- sanki doğrudan mimarlık dergilerinden çıkmış gibi görünen, birbirinden farklı stillerdeki villalarıyla bir “yeni şehir” doğdu. Daha uzakta, altı kilometre uzunluğunda bir bulvarla eski şehre bağlanan Çankaya köyü, Cumhurbaşkanlığı köşkünü burada inşa ettiren Gazi’nin resmi takdirine haiz olmuştu. Bu, aynı zamanda, Büyükelçilik binalarının da bulunduğu bir semtti. Kübizmden esinlenmiş, bir çeşit büyük gemi görüntüsündeki Sovyetler Birliği Büyükelçiliği binası, Sasani saraylarını hatırlatan bir doğulu stile sahip İran Büyükelçiliği binası, Polonya Büyükelçiliği’nin sütunlu ve alınlıklı binası ve gösterişli Almanya Büyükelçiliği binası bu semtte bulunuyordu. Laprade, Ankara’ya gerçekleştirdiği ilk ziyaretten itibaren, kendisine verilmiş olan görevin zorluğunu kavradı: Fransa Büyükelçiliği binası inşa edilmeye en son başlanan binalardan biriydi ve 1927’den beri Alman Jansen tarafından çizilmiş bir şehir planında yerini almak ve Avusturyalı Holzmeister’ın modern klasisizminin ağırlığının hissedileceği zengin bir mimari ile dikkat çekmek durumundaydı.
Cumhuriyetin ilânından (29 Ekim 1923) yalnızca birkaç gün sonra, Fransa’nın Ankara’da görevli resmi temsilcisi Albay Mougin, Türk hükümetinin, diplomatik misyonlarını inşa etmeleri için yabancı temsilciliklere tahsis edeceği on bir arsa arasından seçim önceliğini kendisine bıraktığını bildirdi. Ne var ki, savaş esnasındaki kopukluktan sonra yeniden açılım arzusunu ortaya koyan Türkiye tarafından tanınan bu ayrıcalığa (Atatürk/Franklin-Bouillon mütareke anlaşmaları 1921 yılında imzalanmıştı) cevap gelmedi. Fransızlar da İngilizler gibi, diplomatik temsilciliklerinin Ankara tarafından düşürüleceğinden şüphe edilen eski Osmanlı Başkentinde kalması taraftarıydılar. İlk Fransa Büyükelçileri Albert Sarraut (Mayıs 1925 - Mayıs 1926) ve Emile Daeschner (Ekim 1926 - Mayıs 1928), daha çok İstanbul’da ikamet ediyorlar ve Ankara’da bir görevli temsilci bulunduruyorlardı. Zaten resmi tutum, Anadolu başkentinde bulunan maslahatgüzarın şikayetleri ile teselli buluyordu: “tahammül edilemez” iklim, toz ve su yokluğu ile Ankara ideal hayat şartlarını sunmuyordu.
Zorluklarla dolu bir yol
Nihayet 1928 yılında, Boğaz kıyılarından ayrılma kararı alınabildi. 14 Nisan’da göreve atanmış Büyükelçi Charles de Chambrun, Quai d’Orsay Genel Sekreteri Philippe Berthelot tarafından son derece açık talimatlar aldı: “Diplomatlar Boğaz için deli oluyorlar: güzelliğiyle sizi kendine tutsak eden kıyılardan ayrılın, Ankara’yı boş bırakmayın (...), ancak orada bulunarak hükümet ile görüşebilirsiniz. Öncelikli olarak orada ikamet edin. Bu, dünyanın sonu değil”. Artık Ankara’nın başkent geleceği şüpheye hiç yer bırakmıyordu. Tesisatının modernliği de (1928 yılında kullanılan otomatik telefon tesisatı dışında, su ve elektrik tesisatı da yaygınlaşmıştı) Büyükelçinin daimi ikametini elverişli hale getiriyordu. Bunun dışında, diplomatik kançılarya personelinin tren yoluyla birbirinden yaklaşık on beş saat uzaklıkta bulunan iki ayrı şehirde bulunması servisin işleyişinde sıkıntılar yaratıyordu.
Bir diplomatik misyon binasının inşa edilmesi, bu yer değiştirmeden sonra, önceliklerin ilk sırasına yerleşti. Türk hükümeti, 1923 yılındaki taahhütlerine sadık kalarak, Fransa’ya 15 000 metrekarelik bir arsa tahsis etti. Bir sonraki yıl Almanya Büyükelçiliğinin güney sınırında yer alan bir parsel satın alınarak bu arsaya eklendi (daha sonra 3114 metrekarelik ek bir parsel 1936 yılında alındı). Büyükelçi, binanın inşa edilmesini beklerken, yeni şehir’de kiralanan bir villaya yerleşti. Diplomatik kançılarya (1929’dan itibaren yerleşmiş olduğu) “Assomptionnist”lere ait olan Ulus’taki binada çalışıyordu. Birçok defa yangın çıkmış bu binaya 1942 yılında Konsolosluk ve Fransız Okulu taşındı.
10 Ağustos 1934 tarihinde ilan edilen Bakanlık kararıyla proje ile görevlendirilen Laprade, öncelikle bu arsayı “Ankara’nın en güzel köşelerinden biri haline getirmek için” bir şehirci olarak çalıştı. Kaleyi gören güzel bir yerde olan, Cumhurbaşkanlık köşküne giden ana bulvarın arkasında bulunduğundan toza karşı korunaklı arsanın yeri Laprade’a göre iyiydi fakat yeteri kadar rahat değildi. Dolayısıyla Laprade bahçecilik konusundaki yeteneğini sergileyeceği yeşil alanlarla binayı çevreleyerek izole etmeyi öngördü.
Ankara’nın başkent olarak muhafaza edilmesi konusundaki tereddütler devam ederken, başlangıç projesindeki yetersiz boyutlandırmalar yeni çalışmaları gerektirdi. Bir diğer gecikme kaynağı da proje tarafları arasındaki koordinasyon zorluğu oldu. Laprade, Jean Vergnaud (iç düzenlemeler) ile mühendis Casalonga (teknik ve mali denetimler)’nın yardımlarıyla, iki başlı bir idarenin “kalem efendileri”nin sonu gelmez “tuhaflıklarına” çare bulmak ve birbiri ardısıra göreve gelen dört Büyükelçinin zevklerini ve taleplerini birbirine ulamak durumundaydı.
Her şeye rağmen birimler, 1937 sonbaharında asıl işi bitmiş olan ana binaya yerleşmeye başladılar. İç düzenlemeler devam edecekti. 1939’da (müsteşar ve ataşelere ait lojmana ek binalar, garajlar ve ek yapılar, bahçe planı, bitkilerin seçimi) ve 1940’ta (bir havuz inşaatı) yeni mali kaynaklar gönderildi.
Adres: Paris Caddesi No: 70 Kavaklıdere - ANKARA
Mesai saatleri: Pazartesi’den Cuma’ya kadar 9:00 - 12:45, öğleden sonraları için randevu almak gerekmektedir.
Telefon: +90 (312) 455 45 45 (8:00 - 22:00 arası)
Faks: (312) 455 45 37
Mesai saatleri:
Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri 8:30 - 13:00 ve 14:00 - 16:30 saatleri arasında
Çarşamba günleri çeşitli işlemlere ayrılmıştır.
Cuma günleri 8:30 - 13:00 ve 14:00 - 15:30 saatleri arasında
Telefon: +90 (312) 455 45 44
Faks: +90 (312) 455 45 47
Fransa’nın Ankara Konsolosluğu yetkisi altındaki iller:
Batı Bölgesi: Afyon, Antalya, Bartın, Bolu, Burdur, Düzce, Eskişehir, Isparta, Karabük, Zonguldak
Merkez Bölge: Adana, Aksaray, Amasya, Ankara, Çankırı, Çorum, Hatay, İçel, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Samsun, Sinop, Tokat, Yozgat
Doğu Bölgesi: Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Artvin, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Kahramanmaraş, Kars, Kilis, Malatya, Mardin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Trabzon, Tunceli, Van
Diğer iller Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğunun yetkisi altında bulunmaktadır.